[Scroll down for English] 1980’lerde ortaya çıktığına inanılan AIDS kısa sürede ölümcül, global bir epidemik haline gelir. Yaygın bulaşma yolları düşünüldüğünde tüm dünyada muhafazakar seslerin yükselişine, hastalığın marjinalleşmesine sebep olur. Kuzey Amerika’da salgına sessiz kalan Reagan yönetimine karşı seslerini duyurmak ve ölen arkadaşlarının yaslarını tutmak için aktivistler ve sanatçılar omuz omuza verir. Kitleleri ayırması beklenen bulaşıcı hastalık onları birleştirir ve bu sayede günümüzde AIDS sanatı başlı başına bir sanat tarihi dönemini ve sanatın demokratikleşmeyi deneyen pratiklerini ifade etmek için kullanılır hale gelir. AIDS, dönemin teorilere boğulmuş çağdaş sanatını kişiselleştirir, politikleştirir; sanat nesnesi bir bedene, o beden de paylaşılıp dağılan ve galeriden çıkan ideolojik bir virüse dönüşür. Türkiye’deki ilk medyatik AIDS vakası olan Mürteza Elgin’den bu yana HIV/AIDS kamuoyunda yalnızca skandallarla anılır; HIV enfeksiyon oranı hızla artarke...